eş secimi ve evlilik.6bölüm.
Nişanlanmak Demek; Evlilik Demek Değildir
Nişanlılık dönemindeki beraberliğin, evlilik olma-
dığını söylememiz gerekiyor. Evlilik kurumu ”nikâhla
meşruluk” kazanır.
Nişanlılık dönemi, bir evlenme vaadidir. Bu vaadin
yerine gelebilmesi için “geçiş dönemi”ne her zaman
ihtiyaç vardır. Bu döneme de “nişanlılık dönemi” deni-
yor. Evlenecek kadın ve erkeğin birbirlerini daha iyi ta-
nıyabilmeleri ve kesin kararlar verebilmeleri için bu
sürece haliyle ihtiyaç var.
Bu süreçte, evlenecek kadın ve erkeğin birbirlerine
karşı bağımlılıkları olmadığı gibi “karı-koca” sorumlu-
lukları da yoktur. Her an vazgeçme durumu söz konu-
su olabilir.
Nişanlılık dönemi, bir evlenme vaadidir.
Nişanlı eşlerin kuracakları yuvanın temellerini atar-
larken beraber olmaları ve birbirlerini yakından tanı-
maları gayet doğal bir davranıştır. Bu doğallık meşru
ilişkiler içerisinde olduğu zaman ciddiliğini korur.
İşin içine duygusallık ve cinsellik girerse, “evliliğin
kutsallılığı” zedelenmiş olur. Saf ve temiz duygularla
başlayan ilişkilerin yerini geçici hevesler alır. Nişanlı
eşler, “barut ve ateş” gibidirler. Duygusallığın ve cin-
selliğin doruk noktasındadırlar. En küçük bir kıvılcım,
bu doruk noktasını ateşleyiverir. Tenha ve gizli yerler
bu işin çağrışım yerleridir. Klasik yaklaşım biçimiyle,
“nasıl olsa evleneceğiz” anlayışıyla başlayan yaklaşım-lar, çoğu zaman felaketlerle sonuçlanır.
Nişanlılık döneminde cinsel ilişkilerini öne çıkaran
eşler, kuracakları yuvanın sorumluluklarını oluşturmak
yerine cinsel hazlarına kapılıp hem evliliklerinin kut-
sallığını zedelemiş, hem de esas olan ailevî sorumlu-
luklarını yitirmiş olurlar. “Nasıl olsa evleneceğiz” sözü
çok tehlikeli bir sözdür. “Haz ile mutluluğun” birbirine
karışması demektir. Bu tarz bir yaklaşım birçok genç
kızın hayatını zehirlemiştir.
Evliliğin ve Ailenin Kutsallığını Korumak
Nişanlılık döneminde evliliğin ve ailenin kutsallığı-
nı zedelememek için eşlerin dikkat edeceği çok önem-
li, aynı zamanda çok hassas konular vardır. Amacımız
“sağlıklı ve mutlu bir aile yuvası” kurmak olduğuna
göre bu hassas konulan önemsememiz gerekiyor.
Bir erkekle bir kadın hangi şartlarda olursa olsun
baş başa kaldıklarında, içgüdüleri ister istemez “cinsel
güdülere” dönüşür. Bu durum kadın ve erkek olmanın
bir gereğidir. Kişinin kendi iradesinde olan bir duygu
değildir. Cinsel dürtüler, irade dışı faaliyet gösterirler.
Fizik kanununda olduğu gibi artı eksiyi nasıl çekiyorsa;
kadın erkeği veya erkek kadını öyle çeker.
Bu durumun önünü alabilmek için meşru şartlar
içerisinde hareket etmek gerekiyor. Kültürümüzde ve
geleneklerimizde, evlenecek eşlerin birbirlerini tanı-
malarının ve görmelerinin ölçü ve kuralları bellidir. Bu
kurallar açık ve net ortaya konmuştur.
Çağımızın şartları bu ölçülere engel teşkil etmez.
Kitle iletişiminin yaygın olması anlatmaya çalıştığımız
durumu daha da kolaylaştırmaktadır. Nişanlı çiftlerinlar, çoğu zaman felaketlerle sonuçlanır.
Nişanlılık döneminde cinsel ilişkilerini öne çıkaran
eşler, kuracakları yuvanın sorumluluklarını oluşturmak
yerine cinsel hazlarına kapılıp hem evliliklerinin kut-
sallığını zedelemiş, hem de esas olan ailevî sorumlu-
luklarını yitirmiş olurlar. “Nasıl olsa evleneceğiz” sözü
çok tehlikeli bir sözdür. “Haz ile mutluluğun” birbirine
karışması demektir. Bu tarz bir yaklaşım birçok genç
kızın hayatını zehirlemiştir.
Evliliğin ve Ailenin Kutsallığını Korumak
Nişanlılık döneminde evliliğin ve ailenin kutsallığı-
nı zedelememek için eşlerin dikkat edeceği çok önem-
li, aynı zamanda çok hassas konular vardır. Amacımız
“sağlıklı ve mutlu bir aile yuvası” kurmak olduğuna
göre bu hassas konuları önemsememiz gerekiyor.
Bir erkekle bir kadın hangi şartlarda olursa olsun
baş başa kaldıklarında, içgüdüleri ister istemez “cinsel
güdülere” dönüşür. Bu durum kadın ve erkek olmanın
bir gereğidir. Kişinin kendi iradesinde olan bir duygu
değildir. Cinsel dürtüler, irade dışı faaliyet gösterirler.
Fizik kanununda olduğu gibi artı eksiyi nasıl çekiyorsa;
kadın erkeği veya erkek kadını öyle çeker.
Bu durumun önünü alabilmek için meşru şartlar
içerisinde hareket etmek gerekiyor. Kültürümüzde ve
geleneklerimizde, evlenecek eşlerin birbirlerini tanı-
malarının ve görmelerinin ölçü ve kuralları bellidir. Bu
kurallar açık ve net ortaya konmuştur.
Çağımızın şartları bu ölçülere engel teşkil etmez.
Kitle iletişiminin yaygın olması anlatmaya çalıştığımız
durumu daha da kolaylaştırmaktadır. Nişanlı çiftlerinnikâhtan önce tenha yerlerde veya gizli kapılar ardın-
da tek başlarına kalmalarına hiç gerek yoktur.
Ciddi yuva kurmak isteyen bir delikanlı, babalık
vasfını tehlikeye sokmamalı, anne olmak isteyen bir
hanım kız da, annelik vasfını geçici hazlar için feda et-
memelidir. Yüce dinimizin, cenneti kadınların ayakla-
rının altlarına sermesinin, kadının annelik vasfından
dolayı olduğu unutulmamalı.
Evlilik Öncesinde Dinî Nikâh Kıyılmalı mı?
Dinî değerlere önem veren bir millet olduğumuz-
dan, evlenecek eşler birbirlerini beğendikten sonra bir-
çok yörede hemen dinî nikâh meselesi devreye giriyor.
Bu durumu tavsiye edenler olduğu gibi, karşı çıkanlar
daha fazladır.
Tavsiye edenler gerekçe olarak mahremlik duru-
munun ortadan kalkmasını ve eşlerin serbest hareket
edebilmelerini neden olarak gösteriyorlar. Dinî yön-
den bu durumun doğruluğu gerekçe olmakla beraber,
uygulamada sakıncalı yönleri daha fazla öne çıkıyor.
Baştan beri anlatmaya çalıştığımız gibi nişanlılık
dönemi bir evlenme akdi değildir. Eşlerin birbirlerini
her yönüyle tanıyıp uyum sağlayabilmeleri için bir ge-
çiş dönemidir. Bu dönem içerisinde eşler arasındaki
namahremliği ortadan kaldırmak için önceden dinî ni-
kâh kıyıp eşleri karı-koca yaptığınızda, alınacak bütün
tedbirlerin önünü peşinen kesmiş olursunuz.
Bu durumda eşler “Nasıl olsa nikâhımız kıyıldı, biz
karı-koca olduk, birbirimizin ortak yönlerini neden
araştıralım?” demezler mi? İnsanların hayatlarında
önemli bir yeri olan “cinsel hayatın özlemi” değerini-bölüm.
ğımız, hatta önemsemediğimiz küçük bir detayın ba-
zen çok büyük problemlere yol açacağı unutulmamalı.
ı-w-1
Evlilik hayatı geçici heveslerin değil, sistemli
ve programlı bir arayışın ürünü olduğu zaman
anlam kazanır.
Bu bağlamda evlenecek eşler;
“nerede” ve “nasıl” bir hayat süreceklerini,
evlilik hayatında hangi rolleri üstleneceklerini,
kimin kime uyacağını,
akraba ilişkilerinin nasıl dengeleneceğini,
dinî inanış ve yaşayışlarını,
kuracakları evin zorunlu ihtiyaçlarını,
çocuk isteyip istemedikleri gibi konuları enine bo-
yuna konuşup karara bağlamalıdır. Evlilikle ilgili genel
konularla birlikte eşlerin kişisel davranış biçimleri de
büyük önem taşır. Mesela, eşlerin en çok kızdıkları ve-
ya sevdikleri davranışları birbirlerine söylemeleri, son-
radan oluşacak birçok problemi halledecektir. Kişilik-
lerini yakından ilgilendiren giyim şekilleri, cinsel istek-
leri, birbirlerine hitap şekilleri gibi özel meseleler de
nişanlılığın ilerleyen günlerinde konuşulmalıdır.
Evlilik tarihi yaklaşırken düğün için en uygun za-
manın belirlenmesi, her iki taraftaki akrabaların katı-
lımları ve nikâhın nerede yapılacağı gibi daha birçok
konu nişanlılık döneminde gündeme alınmalı. .
Kısaca nişanlılık, evlenecek eşler için “plan ve
program” yapma ve birbirlerini yakından tanıma dö-
nemidir.