EŞ SEÇİMİNDE ÖNEMLİ OLAN
İNSANIN İÇ DÜNYASINI KEŞFEDEBİLMEK
“İnsanın gözlerine ve sözlerine bakıp
aldanmayın. Onun özü ve huyu önemli.”
Gandi
Evleneceğiniz insanı seçerken önce dış görünüşüne
bakıp tanımaya çalışabilirsiniz. Ama bundan daha
önemlisi, eş olarak seçeceğiniz insanın iç dünyasını ta-
nımanız ve gerçek kişiliğini ortaya çıkarabilmenizdir.
Evlilik öncesi, bu mesele üzerinde çok daha dikkatlice
durulmalı.
Evlilik öncesindeki ilişkilerde rol yapma, farklı kişi-
liğe bürünme, gerçek kişiliğini gizleme ve karşı cinsin
hoşuna gidecek davranışları sergileme içgüdüsü de-
vamlı vardır.
Bu nedenle;
İnsan denilen esrarengiz varlığı tanımak gerçekten
zordur. Şairin dediği gibi: “İnsan bu, meçhul bir var-
lık!” O, iyilik ve güzellik adına her olumlu davranışı
sergilediği gibi, en vahşi canavarların dahi yapmadığı
canilikleri de yapabiliyor.Evlilik öncesindeki ilişkilerde rol yapma, farklı
kişiliğe bürünme, gerçek kişiliğini gizleme ve
karşı cinsin hoşuna gidecek davranışları sergi-
leme içgüdüsü devamlı vardır.
Evlenmek için çok güzel planlarınız ve umutlarınız
var, kendinize ve özelliklerinize göre eş adayınız var.
Dış görünüşlerini, tahsil seviyelerini ve ekonomik du-
rumlarını kolayca tespit edebiliyorsunuz.
Ancak iç dünyalarını, ruhsal yönlerini ve kalıcı ki-
şiliklerini tespit edemiyorsunuz. Yaptığınız araştırmala-
rın ve edindiğiniz bilgilerin “doğruluğundan” emin
olamıyorsunuz. İçinizde devamlı sorular oluşuyor. Bir
türlü karar veremiyorsunuz.
Bu durumda ne yapmanız lazım?
Hep kuşkulu mu olmanız gerekiyor?
Araştırmanız ve bilgilenmeniz nereye kadar olmalı?
İnsanı İyi veya Kötü Yapan Etkenler
Çağın şartları ne olursa olsun, insan tertemiz duy-
gularla doğuyor. İslâm inancına göre, her insan saf ve
temiz duygular içerisinde dünyaya geliyor. Anne-ba-
banın, okulun ve çevrenin etkisiyle kişilik kazanıyor.
Esas itibariyle insan kötü değildir. İnsanı iyi veya kötü
yapan şartlardır.
Çağımızın şartlarını göz önünde bulundurduğu-
muzda da insanların çok değişken bir kişiliğe sahip ol-duklarını görüyoruz. İnsanlar, çıkarları uğruna çeşitli
kişiliklere bürünebiliyor. Bunu yaparken de “istenme-
yen huylarını ve egolarını” çok iyi gizleyebiliyorlar.
Esas itibariyle insan kötü değildir. İnsanı iyi
veya kötü yapan şartlardır.
Eskiden “iki yüzlü insanlar” vardı. Şimdi ise “çok
yüzlü insanlar” türedi. Bu kırılmanın korkunç boyutla-
rına toplumun her kesiminde sıkça rastlayabiliyoruz.
Bu olumsuzluklara rağmen hayat yine de devam
ediyor. Her dönemin kendine göre doğruları ve yanlış-
ları vardır. Bunu da veri olarak kabul edip “tedbir” al-
mak için neler yapılabilir, onlar üzerinde durmalıyız.
Bu açıklamalarımız sizleri umutsuzluk ve karam-
sarlığa düşürmesin. Var olan durumun tespitini yaptık-
tan sonra “nasıl” ve “ne şekilde” tedbir alınacağı husu-
su üzerinde durulmalı, madalyonun iki yönü de hesa-
ba katılmalıdır.
Hz. Ali’nin söylediği gibi: “Ben kötülüğü öğreni-
rim, kötülükten sakınmak için.”
Amacımız, uzun ömürlü bir evlilik için neler yapı-
labileceğini ortaya koymaktır. Bilgimiz ve irademiz da-
hilinde yapılabileceklerden sonra şartları zorlamanın
gereği yoktur. Her şeyi en ince detayına kadar irdele-
mek, insanı “şüpheciliğe” götürdüğünden, “temel de-
ğerledin haricindekiler üzerinde fazla durmamak ge-
rekiyor.
Karım Beni Tanımıyor Ama…
Yaşlı bir adam, sabah erken evinden çıkmış, yolda
ilerlerken bir bisikletlinin kendisine çarpmasıyla yere yu-
varlanmış ve hafif yaralanmış.
Sokaktan geçenler yaşlı adamı hemen en yakın sağ-
lık birimine ulaştırmışlar…
Hemşire, adamcağızın yarasını pansuman yaptıktan
sonra:
“Biraz beklemelisiniz amca. Bir de röntgen çekmemiz
lazım, herhangi bir kırık veya çatlak olabilir” demiş.
Yaşlı adam huzursuz bir şekilde; “Acelem var, hiç
bekleyemem” diyerek yakınmış.
Hemşire:
“Sağlığından daha önemli ne acelen olabilir amca?”
Yaşlı adam:
“Karım huzur evinde kalıyor, her sabah onunla kah-
valtı etmeye giderim, geç kalmak istemiyorum.”
Hemşire:
“Gecikince karınız sizi çok mu merak ediyor?”
Adam üzgün bir ifadeyle:
“Ne yazık ki karım Alzheimer hastası ve benim kim ol-
duğumu bilmiyor” demiş.
Hemşire hayretle:
“Madem sizin kim olduğunuzu bilmiyor, neden her gün
onunla kahvaltı yapmak için koşuşturuyorsunuz?” deyince
yaşlı adam buruk bir sesle şu cevabı vermiş:
“Ama ben onun kim olduğunu biliyorum.”
İnsan Tanıma Sanatıc^-9. Bölüm
EŞ SEÇİMİNDEN EVLİLİĞE
UZANAN SÜREÇ
Evlenmeye niyetlendikten sonraki en önemli karar-
lardan biri de evleneceğiniz eşinizi seçme sürecidir.
Eşinizi beğenip seçtikten sonra aileler tanışır, gidip gel-
meler olur, söz kesilir, yüzükler takılır, evliliğin en
önemli alt yapısı olan “nişanlılık” süreci başlamış olur.
Bu devreye kadar, eşler birbirlerinin sadece fiziksel gö-
rünümleri ve genel davranış biçimleri hakkında bir ka-
naat sahibi olurlar.
Nişanlılık döneminde ise eşler birbirlerinin iç dün-
yalarını ve ruhsal yönlerini daha çok tanıma fırsatını
bulurlar. Evlilikte çok önemli olan uyumun sağlanıp
sağlanamayacağı sorunu, nişanlılık dönemindeki ilişki-
ler sonucunda az çok ortaya çıkar.
Eşlerin birbirlerini araştırmaları, nişanlılık öncesi ve
nişanlılık sonrasında birtakım farklılıklar gösterir. Buna
göre evlilik öncesindeki samimiyet ilerledikçe, her dö-
nemde yapılacak araştırmalar da haliyle farklılık göste-
rebilir.
Eşler, birçok olayı nişanlılık döneminde yaşayarak
öğrenirler. Birbirlerinin huylarını, kültürel değerlerini,
doğal yaşantılarını, aile ilişkilerini, dinî inançlarını,zevk ve alışkanlıklarını yakından görme ve tanıma im-
kânını bulurlar. Bu dönemde birbirlerine vaat ettikleri
hayatı geçirip geçiremeyecekleri hususunda genel bir
kanaat sahibi olurlar.
Evlilikte çok önemli olan uyumun sağlanıp
sağlanamayacağı sorunu, nişanlılık dönemin-
deki ilişkiler sonucunda az çok ortaya çıkar.
Diğer bölümlerde belirttiğimiz gibi, eşler evlilik ön-
cesinde birbirlerine gerçek yüzlerini pek göstermezler.
Karşı tarafın da hoşuna gidecek davranışlar sergiler,
gerçek kişiliklerini çoğu zaman gizlerler. Nişanlılık dö-
neminde bu durum biraz daha netlik kazanır.
Tedbirin Bir Başka Adı, Plan ve Programdır
Evliliği başarıya ulaştıracak önemli etkenlerden biri
de “plan ve program” yapmadır. Yaptığımız bu çalış-
manın esas amacı da bu mantık üzerinde yoğunlaşmış-
tır. Tedbir dediğimiz olay da önceden yapılan plan ve
programlardır.
İnsanın hayatında yaptığı en önemli ve en uzun
ömürlü işlerin başında evlilik gelmektedir. Bu nedenle
evlilik hayatı geçici heveslerin değil, sistemli ve prog-
ramlı bir arayışın ürünü olduğu zaman anlam kazanır.
Evlilik hayatını planlarken sorunları çok yönlü bir
şekilde ele almak gerekir. Her şeyi enine boyuna araş-
tırıp sağlıklı karar verme mecburiyeti vardır. En küçük
detayın dahi önlemi alınmalıdır. Hiç hesaba katmadı-
90