eş secimi ve evlilik.4Şunu da hemen belirtelim. Bu konuda insanların
davranışları çok farklı olabiliyor. Gerçekleri açık seçik
söyleyenler olduğu gibi, yanlış bilgi verenler de olabi-
liyor. Kıskançlığı yüzünden yanlış bilgi verenlerle, sev-
gisinden dolayı abartılı övgü yapanları da hesaba kat-
malısınız.
Lehte ve aleyhte toplanan bilgiler sonunda “sezgi-
nizin ve kalbinizin” yardımıyla gerçek ortaya çıkacak-
tır. Genelde evlilik kararları bu noktadan sonra verili-
yor.
Evlilikte kabul edilmesi gereken çok önemli bir ku-
ral daha vardır. Eş seçerken dört dörtlük, mükemmel
bir eş hiçbir zaman bulunamaz. “Mükemmel eş” ara-
ma ayrı, “münasip eş” arama ayrı şeydir. Mevlânâ
Hazretleri’nin dediği gibi: “Kusursuz dost arayan, dost-
suz kalır.”
Hayatta hiçbir insan mükemmel değildir. Artıları
olduğu gibi, eksileri de mutlaka olacaktır. Önemli
olan, “kişilik sahibi” olması ve olumlu yönlerinin ağır
basmasıdır.
Evlilikte kabul edilmesi gereken çok önemli
bir kural daha vardır. Eş seçerken dört dörtlük,
mükemmel bir eş hiçbir zaman bulunamaz.
Çevrede yapılacak araştırmalarda fazla detaylara
inmeye de gerek yoktur. İnce eleyip sık dokuyanlar,
ömürlerini eş aramakla geçirirler.
Her şeyde olduğu gibi, bu konuda da “ortasını”
bulmak en doğru yoldur.Araştırma Yaparken Kendinizi
Savcı Yerine Koymayın
Çevrenizde araştırma yaparken bir savcı gibi araş-
tırma yapmaya kalkarsanız sağlıklı bilgiler toplaya-
mazsınız. Üstelik başınız belaya girebilir. Bir “diplo-
mat” gibi taktikler kullanarak “karda yürüyecek, izinizi
belli etmeyeceksiniz”. Sağlıklı bilgilenmeniz sizin yak-
laşımınıza ve araştırmanıza bağlıdır.
Her şeyi bilmeniz de gerekmiyor, genel bir kanaat
sahibi olmanız kâfidir. Eş olarak seçtiğiniz insanın size
anlattıklarından, ailesinden, komşularından, iş arka-
daşlarından, akrabalarından edineceğiniz bilgiler size
yetecektir.
Bu bilgilerin çoğu yanlış da olabilir, bunların hiç
önemi yoktur. Topladığınız bilgileri ailenizle veya tec-
rübesine güvendiğiniz dostlarınızla değerlendirmeniz
yeterli olacaktır.
Sağlıklı bilgilenmeniz sizin yaklaşımınıza ve
araştırmanıza bağlıdır.
Batıda Uygulanan Metotlar
Batı’da eş seçimi, “bilimsel deneylere” dayandırı-
larak yapılmaktadır. Evlenecek kişiler önce “evlilik
merkezlerine” gidip form dolduruyorlar. Bu formlarda
100 veya daha fazla soru vardır. Kendi özelliklerini ve
eşinde olmasını istediği özellikleri en küçük detaylara
kadar tek tek cevaplandırıyorlar. Bu cevaplar bilgisa-EŞ SEÇİMİ VE EVLİLİĞE HAZIRLIK
yara yükleniyor, ortak özellikleri bilgisayar belirliyor.
Daha sonra ortak özellikleri en fazla olan karşı cinsler,
eş adayı olarak tespit edilip buluşturuluyor.
Batı’da eş seçimi, “bilimsel deneylere” dayan-
dırılarak yapılmaktadır.
Bizim ülkemizde de buna benzer uygulamaların
olduğu söyleniyor ama bunun ne derece etkili olduğu
hakkında elimizde henüz sağlıklı bilgiler yok.
Evlilik merkezleri sayesinde tanışan eşler, daha
sonra “evlilik uzmanlarına” başvurarak, geçinip geçi-
nemeyecekleri hakkında bilgi alıyorlar. Eşler, iki-üç
uzmanın bulunduğu bir sohbet ortamında, doğal halle-
riyle konuşuyorlar. Bu sohbetler dört-beş seans sürebi-
liyor.
Evlenecek kişilerin konuşmalarından, davranış ve ses
tonlarından, el-kol hareketlerinden, gülmelerinden, otu-
ruş tarzlarından ve yüz hatlarından nasıl bir “kişiliğe” sa-
hip oldukları belirleniyor. Elde edilen verilere göre, ileri-
de geçinip geçinemeyecekleri tahmin ediliyor.
Batı Dünyasının Aile Özlemi
Batı dünyası “aile müessesesinin dağılmasıyla ilgi-
li büyük bedeller ödedi. Kadın hakları, kadın-erkek
eşitliği, kadının ekonomik özgürlüğü, doğum kontrolü
ve cinsel özgürlüğün “aşırı serbest bırakılması” sonu-
cunda “aile kurumu” dağıldı. Bu dağılmanın farkına
varan Batı dünyası, aileyi yeniden toparlayabilmek
için, bilimsel ve yasal tedbirler almaya başladı.
Şimdi evlilik öncesinde “aile okulu”, “ana-baba
okulu”, “evlilik okulu”, “hamilelik okulu”, “çocuk eği-
timi” adı altında okullar açarak halkını bilinçlendiri-
yor. Sivil kuruluşlara her türlü yetkiyi vererek, bu alan-
daki girişimleri destekliyor.
Batı dünyası eskiye göre aileyi ve evliliği daha faz-
la önemsiyor. Bilimsel araştırmalar, yasal tedbirler ve
ekonomik teşviklerle halkı aile kurmaya ve tek evliliğe
özendiriyor.
Çağımız Bilgi Çağı Olduğuna Göre…
Yaşadığımız çağın adı “Bilgi çağı” olduğuna göre,
her ferdin genel konularda ve asgari ölçülerde bilinçli
olma mecburiyeti vardır. Özellikle evlilik gibi hayatî
konularda, bilinçli olmak daha da önem arz ediyor.
Eskisi gibi deneme-yanılma yoluyla yapılan evlilikler
geçmişte kaldı. Hiçbir şey eskisiyle mukayese edile-
mez hâle geldi. Artık her şey değişiyor…
Değişimlerin altında ezilmemek için, mutlaka bi-
linçlenmek gerekiyor. “Nikahta keramet vardır” deyip
paldır küldür evlilik yapanlar çok ağır bedeller öde-
mek zorunda kalabiliyor. Kimse nikâhın kutsallığını is-
tismar etmeye kalkmasın!..
Çirkinliğin İçindeki Duygu
Asırlardır birbirlerine kırgın olan güzellik ile çirkinlik
bir gün artık barışmaya karar vermişler.
Çirkinlik güzelliğe; “Bak güzellik, biz seninle yıllar yılı kav-
ga ettik, artık buna bir son verip barışalım” demiş.
İyi kalpli güzellik ise düşünmeden bunu hemen kabul
etmiş. Birbirlerine iç dünyalarını açmışlar ve dost olmuş-
lar. Günler birbirini kovalamış ve bir gün çirkinlik güzelliği
denize yüzmeye davet etmiş.
Güzellik de onu kırmamış ve birlikte denize gitmişler.
Güzellik ile çirkinlik denize girmek için giysilerini çıkarmış-
lar ve yüzmeye başlamışlar…
Tabii çirkinlik yine bir kötülük yapacak ya… Denizden
çıkmış ve güzelliğin giysilerini ondan habersiz giymiş, ken-
di giysilerini de orada bırakıp kaybolmuş.
Güzellik de belli bir süre sonra denizden çıkmış, kendi
giysilerinin yerine çirkinliğin giysilerini görünce şaşırmış…
Çaresiz, çirkinliğin elbiselerini giymek zorunda kalmış.
Güzellik, dost bildiği çirkinliğin yaptığı bu davranıştan
dolayı çirkinliği suçlamak yerine kendini suçlamış. “Çirkin-
liği araştırmadan, dostluğundan emin olmadan ona gü-
venmemeliydim” demiş.
Uzun lafın kısası; işte o günden beri insanoğlu güzel-
likle çirkinliği her zaman birbirine karıştırır olmuştur. An-
cak insanlara nasıl davranacağını bilenler; her güzelliğin
içinde çirkinliğin ve her çirkinliğin içinde güzelliğin olabile-
ceğini hesaplayanlar sağlıklı ve düzenli bir hayat yaşaya-
bilirler.