eş secimi ve evlilik.2.bölüm
Sürat Meraklısı Gencin Acı Sonu
Otomobili ile hız yapma alışkanlığı olan bir genç, ev-
lendikten sonra aynı alışkanlığını sürdürür. Bir gün eşine,
“Bugün seninle bir gezi yapalım, hem dinlenirsin hem de
senin için bir değişiklik olur” der. Hanımı, normal bir gezi
olacağını düşünerek kabul eder. Birlikte son model spor
arabalarına binerler.
Şehir dışına çıktıktan sonra, kocası neşelenerek çığ-
lıklar atmaya başlar. Bir taraftan da süratini arttırır, sürat
arttıkça adam çığlıklarını daha da yükseltir. Kadıncağız
korkudan ne yapacağını bilemez. Yavaş gitmesi için yal-
varmaya başlar. Kadıncağızın korkması adamın umurun-
da bile değildir. Kendi dünyasında daha da neşelenir. Bir
tarafta kadıncağızın korkudan çığlıklar atmasını; diğer ta-
rafta da direksiyonu başında kendisinden geçmiş bir ada-
mın zevkten naralar atmasını düşünün…
Kadıncağız korkudan bir hafta kendine gelemez. Ka-
dın ağladıkça, kocası nasıl zevkli bir yarış olduğunu anla-
tır. Uzun süre bu konu üzerinde tartışmalar, kavgalar sü-
rüp gider. Sonunda ne olur biliyor musunuz? Adam bir
trafik kazasına kurban gider. Bir evlilik de bu tarz alışkan-
lığı olan bir insan yüzünden sönüp gider.
Yaşanmış Bir Olay…7 – Arkadaş Deyip Geçmeyin
Çok bilinen bir söz var: “Bana arkadaşını söyle, sa-
na kim olduğunu söyleyeyim.” Bu söz, insanı tanıma-
da çok önemli bir ipucudur. Evlenecek insan, eş adayı-
nın arkadaşlarını araştırıp tanımak zorunda.
Çünkü evlilik hayatında bu insanlar evlerine gele-
cek, onlarla beraber olacak. İyi veya kötü yönlerini
paylaşacaklar. İnsan arkadaşsız olamaz. Kızın da, er-
keğin de arkadaşlarının olması gayet tabii bir hadise-
dir. Önemli olan; kişiliğinize uygun, vefalı, zor zaman-
larda yanınızda bulunabilecek dostlarınızın olması.
ı-w—n
“Bana arkadaşını söyle, sana kim
olduğunu söyleyeyim.”
Çağımızda bazı insanlar öylesine değişken olmuş
ki, çıkarları uğruna her kılığa girebiliyorlar. Size olan
düşmanlığını yapabilecek gücü yoksa, önce sizinle ar-
kadaş oluyor. Sizden yararlandığı müddetçe dostluğu-
nu devam ettiriyor. Biraz palazlandığında ise gerçek
kişiliği ortaya çıkıyor.
Hz. Ali bu konuda: “En kötü düşman, düşmanlığını
gizleyen dosttur” diyor. Günümüzde düşmanlıkların
çoğu maalesef gizli yapılıyor.
Hz. Ali, başka bir veciz sözünde, “Kişi arkadaşı ile
ölçülür” diyor. İnsanın karakteri beraber gezip tozduğu
insanlarla daha kolay anlaşılır.
Aristoteles’in de arkadaşlıkla ilgili sözünü önemse-
mekte yarar var: “Çok arkadaşı olanın aslında hiç ar-4
kadaşı yoktur.” Demek ki gerçek arkadaş az ve öz
olandır.
8 – Yöresel, Geleneksel ve Kültürel Farklılıklar
Eşlerin birbirleri hakkında araştıracakları konular-
dan biri de “yöresel, geleneksel ve kültürel farklılıkla-
rı “dır. Bu durum evlilik öncesinde önemli gözükmeye-
bilir. Hatta bu farklılıklar gelin ve damat adaylarına
değişik ve zevkli de gelebilir.
Ancak, evlilik sonrasında her farklı olay bir prob-
lem olabiliyor. İşin içine bir de inatlaşma girince, en
küçük bir farklılık, başlı başına bir geçimsizlik kaynağı
oluyor. Evlilik öncesindeki tahammül ve hoşgörü, ba-
kıyorsunuz ortadan kayboluveriyor.
Burada önemli olan, ciddi farklılıkların önceden
belirlenmesidir. Namus anlayışı, dinî inanışlardaki
esaslar gibi temel değerlere dayalı farklılıklar günün
birinde filizlenip ortaya çıkarlar. Bulların haricindeki
kültürel ve yöresel farklılıklar iletişimle halledilebilir.
Eşler arasında hoşgörü ve tahammül olduktan sonra,
sıradan farklılıklar evliliğe bilakis canlılık da kazandırır.
Farklı yörelerin düğünleri, müzikleri, eğlenceleri, yemek-
leri, davetleri, kıyafetleri başlı başına bir zenginliktir.
Ancak temel değerlere gelince durum değişir. Bu
noktada konuyu enine boyuna araştırıp bu husustaki
kesin tavır ortaya konulmalı. “Hele bir evlenelim sonra
oturup konuşuruz” diye düşünenler treni kaçırmış
olurlar.
Eşler arasında hoşgörü ve tahammül olduktan
sonra, sıradan farklılıklar evliliğe bilakis canlılık
da kazandırır.Çünkü evlilik öncesiyle evlilik sonrasındaki durum
tahmin edilemeyecek kadar farklı oluyor. Artık eşler
birbirlerini sahiplenmişlerdir, olan olmuş geçen geç-
miştir. “Elde etme ve sahiplenme” duygusundan sonra
gerçek hayat başlıyor.
Altını çizerek iddia ediyoruz: “Temel değerler”de
mutlaka ortak noktalar belirlenmeli. Bu noktada birleş-
tikten sonra, diğer durumlar o kadar önemli değildir.
Az evvel de belirttiğimiz gibi bazen bu sıradan farklı-
lıklar insana değişik ve zevkli de gelebilir.
Aslında farklılıklar normal davranışlardır. Burada
önemli olan, farklılıkları kabullenme ve benimseme me-
selesidir. Bu kabullenme ve benimseme evlilik öncesin-
de oluyor da, evlilik sonrasında çoğu zaman olmuyor.
Altını çizerek iddia ediyoruz: “Temel değer-
lerde mutlaka ortak noktalar belirlenmeli.
Bu bağlamda farklı kültür ve alışkanlıkları, önceden
konuşup anlaşarak belirlemede büyük yarar vardır. Doğan
Cüceloğlu’nun bu konuyla ilgili, bir televizyon kanalında-
ki, “Temiz aile, temiz toplum” adlı programında: “Temel
değerlerde benzerlik şarttır, diğer durumlardaki farklılıklar
ise zenginliktir” tespiti yerinde bir tespittir.
9 – Çağımızın Hastalığı Depresyona Dikkat
Çağımızın insanlarında çok rastlanan davranış bo-
zukluklarından biri He “ruhsal ve zihinsel” hastalıklardır.Evlenecek gencin fiziki görünümüne bakıyorsunuz,
her davranışıyla normal görünüyor. Düzgün ve man-
tıklı konuşuyor. İnsani ilişkileri gayet iyi, huyu suyu
güzel. Gelin adayı kızın güzelliği ise dillere destan. Er-
keğin yakışıklığına da diyecek yok. Ortada evliliğe ma-
ni olacak herhangi bir engel olmadığına göre bu izdi-
vaç neden olmasın?
Bu durumda eşler birbirlerini beğeniyor, aileler de
evliliği onaylıyor ve her şey planlandığı gibi sonuçlanı-
yor. Evlilik normal bir şekilde giderken bir de bakıyor-
sunuz “ruhsal bunalımlar” baş gösteriyor.
Hayatın zorlukları karşısında direnme göstereme-
yen eşlerden biri veya her ikisi çaresizlik içerisinde ne
yapacaklarını bilemiyorlar. Hayat şartları zorlaşınca bu
bunalımlar “depresyona”, güzelim evlilik de cehenne-
me dönüşüyor.
Aşağıda okuyacağınız olay bunu ortaya koyuyor.