Vay, bay Mechinet… sizi bekliyordum.
Bahse girerim ki Batignolles’lu ihtiyarın kati-
lini görmeye geliyorsunuz.
Arkadaşım cevap verdi:
– Evet, yeni gelişmeler var mı?
– Hayır.
– Ama sorgu yargıcı gelmiş olmalı.
– Geldi, yeni gitti.
– Sonuç?
– Sanığın yanında pek az kaldı. Çıkarken
memnun bir hali vardı. Müdür beye rastladı
ve ona şöyle dedi; “Bu iş çok kolay oldu. Ka-
til hiç inkara kalkışmadı
Ben şaşırmıştım, şöyle mırıldandım:
– Tuhaf.
Mechinet de şaşırmıştı, yerinde zıpladı. Ama
gardiyan, bunu farketmedi, çünkü konuşmaya
dalmıştı:
– Şimdi ne yapıyor?
– İnliyor. İntihar etmesinden korkulduğu
için, beni buraya bıraktılar, gözleyeyim diye.
Gözümü ondan ayırmıyorum. Ama gerek
yok; intihar etmez. O, kendi canına başkala-
rınınkinden daha fazla değer veren biri.
Mechinet onun sözünü kesti:
– Gidip bakalım. Gürültü yapmadan.
Ben sordum:
– Uyuyor mu ki?Üçümüz hafif adımlarla, hücrenin kalın meşe
kapısına yaklaştık. Kapıda, insan boyu yüksek-
liğinde bir gözetleme penceresi vardı.
Önce gardiyan baktı pencereden, sonra Mec-
hinet, sonra da ben baktım.
Hücrede bir havagazı lambası yanıyordu.
Sarı çizgili, kurşini bir yün örtüyle kaplı dar
karyola üzerine yüzükoyun yatmış bir adam gör-
düm. Başını ellerinin arasına gizlemiş, ağlıyor-
du. Boğuk hıçkırıklarını duyuyordum. Vücudu
müthiş bir titremeyle sarsılıyordu.
Mechinet, gardiyana emretti.
– Kapıyı açın.
Gardiyan kapıyı açtı, girdik.
Kilidin gıcırtısını duyan tutuklu, kalktı; pis ya-
tağının üzerinde oturdu, kolları ve bacakları sar-
kık, başı önüne eğik. Arada bir, bize şaşkın şaş-
kın bakıyordu.
Otuzbeş yaşlarında, ortadan uzun boylu bir
adamdı. Fakat geniş omuzlarının arasına gö-
mülmüş kısa boynu ile, sağlam yapılı görünü-
yordu. Çirkindi, çiçek hastalığı yüzünü mahvet-
mişti. Uzun sivri burnu ile geriye kaçan alnı ona
bir koyunun aptal yüz görünüşünü veriyordu.
Ama gözleri güzeldi ve bembeyaz dişleri vardı.
Mechinet:
– Bay Monistrol, üzücü bir durum. Nasılsı-
nız? Diye sordu.Adam cevap vermedi. Arkadaşım devam etti:
– Kötü bir duruma düştüğünüzü kabul edi-
yorum. Ama ben sizin yerinizde olsaydım bir
erkek olduğumu ispatlamak isterdim. Bir se-
bep ileri sürerek suçsuz olduğumu söyler-
dim.
Adam şöyle dedi ona:
– Ben suçsuz değilim.
Mechinet’nin usta bir dedektif olduğu belliydi,
itirafı sanığın ağzından koparmasını bilmişti, ba-
ğırdı.
– Nasıl? Onu sen mi öldürdün?
Adam, titreyen bacaklarının üzerinde doğrul-
du, gözleri kanlı, ağzı köpürmüş bir halde bağır-
maya başladı deli gibi:
– Eve, ben öldürdüm. Tek başıma. Size kaç
kez söyledim bunu. Ben öldürdüm. Az önce
gelen yargıca da söyledim, itiraflarımı imza-
ladım. Gidin artık. Daha ne istiyorsunuz? Gi-
din. Beni neyin beklediğini biliyorum, kork-
muyorum. Öldürdüm. Öldürmek zorunday-
dım. Öyleyse kesin kafamı, hem de mümkün
olduğu kadar çabuk.
Mechinet şaşırdı, ama çabuk toparladı:
– Dur bir dakika! İnsanların hemen böyle
kafası kesilmez, önce suçlu olduklarının is-
pat edilmesi gerekir. Sonra adalet, hafifletici
sebepleri dikkate alır. Kanunda ne yazılıysa
Antalya rus escort bayanlarla aklınıza gelecek birçok fantezinizi gün ışığına çıkarabilir ve farklı deneyimler yaşayabilirsiniz.…
Yapmış olduğu ve göstermiş olduğu ilgi vasıtası ile siz zevkli beyefendileri dünyanın en çekici erkeği…
Günlerini ve gecelerini bu tür mükemmel bir seksle geçirmek isteyen beyler de web sitelerinin sunduğu…
antalya eve alan escortlar Çoğu insan onların cinsel açıdan ne kadar profesyonel olduğunu bilir ancak…
antalya yabancı escort Güler yüzleriyle her zaman hayata pozitif olarak bakmanızı sağlayacak olan antalya lara…