Home » antalya escort » Alanya Escort Bayan » Calınan kalpler 2

Calınan kalpler 2

   Calınan kalpler  2

Vay, bay Mechinet… sizi bekliyordum.
Bahse girerim ki Batignolles’lu ihtiyarın kati-
lini görmeye geliyorsunuz.
Arkadaşım cevap verdi:
–    Evet, yeni gelişmeler var mı?
–    Hayır.
–    Ama sorgu yargıcı gelmiş olmalı.
–    Geldi, yeni gitti.
–    Sonuç?
–    Sanığın yanında pek az kaldı. Çıkarken
memnun bir hali vardı. Müdür beye rastladı
ve ona şöyle dedi; “Bu iş çok kolay oldu. Ka-
til hiç inkara kalkışmadı
Ben şaşırmıştım, şöyle mırıldandım:
–    Tuhaf.
Mechinet de şaşırmıştı, yerinde zıpladı. Ama
gardiyan, bunu farketmedi, çünkü konuşmaya
dalmıştı:
–    Şimdi ne yapıyor?
–    İnliyor. İntihar etmesinden korkulduğu
için, beni buraya bıraktılar, gözleyeyim diye.
Gözümü ondan ayırmıyorum. Ama gerek
yok; intihar etmez. O, kendi canına başkala-
rınınkinden daha fazla değer veren biri.
Mechinet onun sözünü kesti:
–    Gidip bakalım. Gürültü yapmadan.
Ben sordum:
–    Uyuyor mu ki?Üçümüz hafif adımlarla, hücrenin kalın meşe
kapısına yaklaştık. Kapıda, insan boyu yüksek-
liğinde bir gözetleme penceresi vardı.
Önce gardiyan baktı pencereden, sonra Mec-
hinet, sonra da ben baktım.
Hücrede bir havagazı lambası yanıyordu.
Sarı çizgili, kurşini bir yün örtüyle kaplı dar
karyola üzerine yüzükoyun yatmış bir adam gör-
düm. Başını ellerinin arasına gizlemiş, ağlıyor-
du. Boğuk hıçkırıklarını duyuyordum. Vücudu
müthiş bir titremeyle sarsılıyordu.
Mechinet, gardiyana emretti.
–    Kapıyı açın.
Gardiyan kapıyı açtı, girdik.
Kilidin gıcırtısını duyan tutuklu, kalktı; pis ya-
tağının üzerinde oturdu, kolları ve bacakları sar-
kık, başı önüne eğik. Arada bir, bize şaşkın şaş-
kın bakıyordu.
Otuzbeş yaşlarında, ortadan uzun boylu bir
adamdı. Fakat geniş omuzlarının arasına gö-
mülmüş kısa boynu ile, sağlam yapılı görünü-
yordu. Çirkindi, çiçek hastalığı yüzünü mahvet-
mişti. Uzun sivri burnu ile geriye kaçan alnı ona
bir koyunun aptal yüz görünüşünü veriyordu.
Ama gözleri güzeldi ve bembeyaz dişleri vardı.
Mechinet:
–    Bay Monistrol, üzücü bir durum. Nasılsı-
nız? Diye sordu.Adam cevap vermedi. Arkadaşım devam etti:
–    Kötü bir duruma düştüğünüzü kabul edi-
yorum. Ama ben sizin yerinizde olsaydım bir
erkek olduğumu ispatlamak isterdim. Bir se-
bep ileri sürerek suçsuz olduğumu söyler-
dim.
Adam şöyle dedi ona:
–    Ben suçsuz değilim.
Mechinet’nin usta bir dedektif olduğu belliydi,
itirafı sanığın ağzından koparmasını bilmişti, ba-
ğırdı.
–    Nasıl? Onu sen mi öldürdün?
Adam, titreyen bacaklarının üzerinde doğrul-
du, gözleri kanlı, ağzı köpürmüş bir halde bağır-
maya başladı deli gibi:
–    Eve, ben öldürdüm. Tek başıma. Size kaç
kez söyledim bunu. Ben öldürdüm. Az önce
gelen yargıca da söyledim, itiraflarımı imza-
ladım. Gidin artık. Daha ne istiyorsunuz? Gi-
din. Beni neyin beklediğini biliyorum, kork-
muyorum. Öldürdüm. Öldürmek zorunday-
dım. Öyleyse kesin kafamı, hem de mümkün
olduğu kadar çabuk.
Mechinet şaşırdı, ama çabuk toparladı:
–    Dur bir dakika! İnsanların hemen böyle
kafası kesilmez, önce suçlu olduklarının is-
pat edilmesi gerekir. Sonra adalet, hafifletici
sebepleri dikkate alır. Kanunda ne yazılıysa

Leave A Reply