eş secimi ve evlilik.15-bölüm
ESKİDEN GENÇLERİ
EVLENDİRENLER NEREDE?
“Sevmek fiilinden sonra dünyanın
en güzel işi yardım etmektir.”
V. Suttner
Toplumda dayanışmayı ve birlikteliği sağlayabil-
mek için yapılabilecek iyiliklerin en kalıcı olanı şüphe-
siz “evlenecek gençlere yardımcı olmak”tır.
İyilik kavramının zedelendiği bir ortamda karşılık
beklemeden yardım etmek gerçekten çok güzel bir dav-
ranış örneğidir. Evsizlere ev bulmak, işsizlere iş bulmak,
okuma imkânı olmayanlara bu imkânı sağlamak, evlen-
mek isteyenleri evlendirmek bir gönül işidir.
Geçmişteki sosyal yapıyı incelediğimizde, sosyal
dayanışmanın en güzel örneklerini her alanda görebili-
yoruz. Geçmişte yaygın hâlde uygulanan yardımsever-
lik, ihtiyaç sahiplerinin işini görmek, evleneceklere
yardımcı olmak gibi güzel davranışlar sosyal dengeyi
ve dayanışmayı sağlıyordu.
Bu yardımlaşmalar eskisi kadar olmasa bile şimdi
de yapılıyor. Özellikle kırsal kesimlerde ve küçük şe—w-
Geçmişte yaygın hâlde uygulanan yardımse-
verlik, ihtiyaç sahiplerinin işini görmek, evle-
neceklere yardımcı olmak gibi güzel davranış-
lar sosyal dengeyi ve dayanışmayı sağlıyordu.
Okumak veya çalışmak için büyük şehirlere gelen
gençler, evlilik çağları geldiğinde, onlara yardımcı ola-
cak insanların olmayışı yüzünden evlenemiyorlar. Evli-
lik yaşları geçmiş, umutlarını yitirmiş bu insanların ruh
dünyalarını düşünebiliyor musunuz?
Bizim kültürümüzde evlenmeler büyüklerin, eşin-
dostun aracılığıyla gerçekleşmektedir. Ne yazık ki
“modernleşme” ile birlikte, bu güzel gelenek yavaş
yavaş elimizin altından kayıp gidiyor.
İnsandaki yardımlaşma yerine benlik duygusu öne
çıkmaya başlamış. Herkes yalnız kendi gemisini kur-
tarmaya çalışıyor. Başkasının derdi, başkasının evliliği
için “bana ne” anlayışı gün geçtikçe çoğalıyor.
Gönüllü Aracı Olma Korkusu (!..)
Yanlış bir anlayış yüzünden ülkemizde birçok in-
san evlenecek kişilere aracı olmaya çekiniyor. Bu çe-
kinmenin altında, “Evleneceklere yardımcı olmak, on-
ları baş göz etmek güzel de, ya geçinemezlerse ne ola-
cak ?” korkusu yatıyor. Bununla ilgili herkesin söyledi-
of *r güzel geçinirlerse kendilerinden, geçinemez-
lerse aracı olandan bilirler” sözü maalesef yaygın hâle
geldi.
Bu anlayış, bizim kültürümüzle hiç bağdaşmıyor.
Evlenenlere aracı olan insanlar, eşler kavga edip bir-
birlerine girsinler diye aracı olmuyorlar ki… Aksine ev-
lenip çoluk çocuk sahibi olsunlar, yuvalarında mutlu
olsunlar diye aracı oluyorlar.
Geçinemeyen eşlerin, evlilik bilincine sahip ola-
madıklarından; kendi becerisizliklerinin faturasını, on-
ları evlendirmeye çalışan “gönüllü aracı’Iara yükle-
meye hiç mi hiç hakları yoktur. Bir yabancı düşünürün
dediği gibi: “Tanrı bütün insanları mutlu olmaları için
yaratmıştır. Talihleri ters gidiyorsa, kendi yanlışları yü-
zündendir.” Gerçekten de öyle. Bu çeşit iddiaların hiç-
bir gerekçesi ve mantığı olamaz.
Bizim milletimiz, yardımseverdir. Şartlar ne kadar
kölü olursa olsun, yine de elinden gelen yardımı esir-
gemez. Çevremizde, mahallemizde, yakınımızda bu-
nun örneklerine sıkça rastlıyoruz.
Az da Olsa Gönüllü Aracılar Yine Var
Özel bir kurumda eğitim idareciliği yapan çok değerli
dostum Recep Kabakçı, bu gönüllü yardımsever insanlar-
dan yalnızca biri.
Bugüne kadar 25 çiftin evlenmesine aracı olmuş. Hiçbir
menfaat gözetmeden, hiçbir beklentisi olmadan evlenme
çağına gelmiş gençlere “gönüllü aracı” oluyor. Hem kız ta-
rafının, hem de erkek tarafının ortak paydalarını tespit edip
buluşturuyor. Bunun için yoğun çaba sarf ediyor. Başkası-
nın işi için zamanını harcıyor ve onları evlendiriyor.
Nihayetinde evlendirmekle de kalmıyor, ileriki zaman-
larda da evlerine kadar giderek onlarla olan beraberliğini
sürdürüyor.
Bir Anı